Banu CONKER, Hayata Dair Makaleler, 20 Mayıs 2014 - Güncelleme: 27 Mayıs 2014 Politika, Banu Conker tüm Hayata Dair yazıları,
|
Türkiye sınırları içinde
yaşayan herkesin hayatını değiştiren Gezi olaylarının yıldönümü yaklaşıyor.
Yakında her yerde geçirdiğimiz bir yılın izlerinin yazılarını görmeye,
anılarımızı tazelemek için sunulan yaşanmışlıkları görmeye başlayacağız
büyük olasılıkla.
Herkes gibi benim hayatım da değişti. Hayır, hayır, ben dayak yemedim,
tutuklanmadım, evladımı kaybetmedim. En fazlası gaz yedim Gezi’de ve
Beşiktaş’ta. Hayatımı değiştiren şey daha politize olmam ve daha önce
normal karşıladığım bir çok şeyin başka insanların hayatında anormal
olduğunu görmem oldu. 80’li yıllarda ergenliğe adım atan genç kuşak
tümüyle apolitize edilmişti. Biraz da zorunluluktandı bu, aileler çok
acı çekmişlerdi o zamanlar, sağcılar- solcular olarak bölünmüştü ülke.
Biz de hiçbir şey sorgulamadan büyüdük. Şimdi baktığım zaman ülkede
ayrımcılığın ve bölünmenin sonu yok. Neredeyse bölüne bölüne amip boyutunda
kaldık, Gezi’de ‘biz’ olmayı öğrenmişken, son zamanlarda ‘bir’ olduk.
Benim gibi spritüel alanlarda çalışma yapanlar veya en azından bu konularda
okuyanlar aslında bir’liğe doğru gitmeye çalıştığımızı bilir. Bu bir’lik
içinde herkesin aynı ve eşit olduğu düşüncesini barındırır, bende ne
varsa karşımdakinde de o vardır, o yüzden aslında birbirimizden farklı
değilizdir, sadece bir bütünün parçalarıyızdır. Ama şu anda içinde bulunduğumuz
Türkiye şartlarında bölünme o kadar çoğaldı ki, bir olmak anlam değiştirdi,
birey olarak varolmak olarak anlaşılıyor benim için.
Gezi’de elele vermiş, özgürlüğü için, doğa için ve sadece yaşarken yaşamın
tadına varmak için orada bulunanlar ayrımcılık konusunda bir yarışa
girdiler sanki.
Bizden, bizden değil.
Benim gibi, benim gibi değil
Başı açık, başı kapalı
Alevi, Sünni
Ermeni, Rum, Türk, Kürt, Çerkes, Arnavut, Süryani
Evinde, sokakta
Eylemci, eyleme katılmayan
Her düşüncemiz başkaları tarafından kabul görmek zorunda değil. Biz
de herkesin düşüncesini kabul etmek zorunda değiliz zaten. Herkes birbirinin
aynısı olsaydı, ne öğrenebilirdik bu hayatta ve bu dünyada? Tabii ki
farklılıklarımız olacak, ama birbirimize saygı duymayı öğrenmemiz gerekli.
Herkesi kendi yaşadığı şartlar içinde değerlendirmemiz gerekli. Herkesin
bilinç düzeyi aynı olamaz. Ben başkalarını değiştirmeyi bırakalı uzunca
bir süre oldu, değiştirmeyi bırakınca kabul sürecim başladı. Herkesi
olduğu gibi kabul etmek insanı öfkelenmekten koruyor. Öfkelenmeyince
iletişim daha kolay ve basit oluyor. Sadece dinlemeyi bilmek gerekli,
dinlemek kadar duymak da önemli. İşte Gezi bana bunların farkını gösterdi.
Ayrımcılık çok kolaydır, insanı rahat bir hayata sürükler. Benim gibi
düşünmeyen insanları hayatımdan çıkarırsam bir şeyler için çaba göstermeme
gerek kalmaz. Kimseye kendimi anlatmama gerek kalmaz. Değişmeme de gerek
kalmaz. Bugün neysem yıllar sonra da böyle olacağımın garantisidir,
kendim gibi olan insanlarla birlikte olmak. Ama benim gibi olmayanlarla
birlikte olmak renktir, bir kıvılcımdır hayat ateşimi körükleyen, bana
enerji veren. Neden bunları sevgiyle yaşamayayım? Ne olur, benim yanımda
Alevi varsa? Zaten bana ne onun ne olduğundan. O sadece Alevi bir ailede
doğdu diye neden onu ayırıyorum kendimden? Ya hepimiz bu sınırların
dışında doğmuş olsaydık, ne olacaktı o zaman?
Bu ayrımcılık aslında Türk insanında ‘nerelisin?’ sorusu sorulduğu sürece
olacaktır. Belki de sadece bu soruyu bırakmak bile bu ülkeyi daha yaşanılır
bir yer yapmaya yeter.
Maalesef beni en çok üzen Gezi’ye gidenlerin yaptığı ayrımcılık oldu.
Ben daha çok gaz yedim, sen gaz bile yemedin.
Ben daha çok sokaktaydım, sen bilgisayar başından iki tane durum bildirdin.
Ben onu yaptım, sen bunu yapmadın.
Peki, neden sadece kendi yaptıklarımıza odaklanıp başkalarının yaptıklarına
saygı göstermiyoruz? Neden herkesi olduğu gibi kabul edemiyoruz? Madem
Gezi’deydik, o zaman empatiyi de öğrenmiş olmalıyız biraz, değil mi?
Biri sokakta gaz yer, yapabildiği odur. Diğeri gaz yemez, ama vakıflara
bağış toplamak için kitap çıkartır, bilmem kaç baskı olması için uğraşır,
didinir, bir diğeri sadece sokaktan geçen birine yardım eder, bir kişi
sinirli olduğu halde sokakta kavga etmeden evine gitmeyi başarır. Hepimizin
bu ülke için yapabileceği bir şeyler var. Önemli olan birbirimizi kabul
etmemiz, önemli olan haklarımıza ve kendimize sahip çıkmamız ve birlikte
yükselmemiz.
Başka çare var mı?
Gezi Parkı haberleri | Öne çıkanlar
Yazan: Banu Conker - Hayata Dair Makale yazı şiir öykü deneme,
Banu Conker'in tüm Hayata Dair yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları
Banu Conker'in diğer Hayata Dair
yazıları
Diğer makale, araştırma ve yazılardan
Hayata Dair makaleler
Copyright: Her hakkı saklıdır | grafiksaati.org@gmail.com| gizlilik politikası